USB teknolojisinde yeni bir standardın çalışmalarına başlandı. USB 3.0 Tanıtım Grubu 2014 yılı ortalarında yeni standardın kullanıcılar tarafından tecrübe edileceğinin bilgisini verdi. Type-C olarak isimlendirilen yeni bağlayıcı sayesinde üreticiler daha ince mobil cihazlar geliştirebilecek ve bu cihazların performanslarını arttırabilecek.
Type-C’nin kullanıcılar açısından en görünür faydası Apple‘ın Lightning bağlantı kablosu gibi çift taraflı kullanılabilecek olmasıdır. Başka bir ifadeyle artık “USB girişini doğru mu tutuyoruz, tırnaklar hangi tarafta ya da USB girişini karanlıkta doğru takıyor muyum?” gibi dertler sona eriyor.
Type-C konektörü, Android cihazlarda yaygın olarak kullanılan microUSB ile aynı boyutlara sahip olacak. Kullanım kolaylığı sunan ve küçük boyutlara sahip Type-C geriş dönüşümlü olacak yani gelecekteki USB standartlarıyla uyumlu olacak. USB 3.1‘in uzantısı olan Type-C 10 Gbit/s veri transfer hızını destekler ve daha hızlı şarj imkanı sunması bekleniyor.
USB 3.0 Tanıtım Grubu, Type-C konektörüne ilişkin herhangi bir görsel yayınlamazken, sadece tasarıma dair detayları açıkladı. Ocak 2014’te düzenlenecek Tüketici Elektroniği Fuarı’nda Type-C konektörüne ait ilk çözümlerin görücüye çıkması bekleniyor.
Yeni Nesil USB Konektörler
Yeni Nesil USB konektörleri, önceki nesillere kıyasla bir dizi avantaj sunuyor. İlk olarak, daha hızlı veri aktarım hızları sağlayarak dosya paylaşımını ve yedekleme süreçlerini hızlandırıyor. Bu, özellikle büyük dosyaların aktarımında veya yüksek çözünürlüklü medya dosyalarının oynatılmasında belirgin bir fark yaratıyor.
Ayrıca, yeni USB konektörleri, daha sağlam ve dayanıklı bir yapıya sahiptir. Bu, kullanıcıların cihazlarını daha güvenle taşımalarını ve daha uzun süreli kullanımlarda bile sağlam bir bağlantı sağlamalarını sağlar. Artık konektörlerin sürekli olarak kaybolması veya zarar görmesi endişesi taşımak yerine, kullanıcılar daha güvenli bir bağlantıya güvenebilirler.
Bununla birlikte, yeni nesil USB konektörlerinin en dikkat çekici özelliklerinden biri, ters yönlendirilebilir olmalarıdır. Artık, konektörü doğru yönde takmak için uğraşmak zorunda kalmadan, her iki yönde de takılabilen konektörler sayesinde zaman kazanılıyor ve kullanıcı deneyimi önemli ölçüde iyileştiriliyor. Bu özellik, özellikle dikkat dağıtıcı ortamlarda veya karanlıkta cihaz bağlantısı yaparken oldukça kullanışlıdır.
Telefonda Parmak İzi Sensörü Teknolojisi
Samsung 2013 yılında Galaxy S4 ve Note 3 telefonları ile Android ekosisteminin en iyi telefonlarını yapma çabasındaydı. Galaxy Note 3 birçok kişi tarafından yılın en iyi telefonu seçilmiş olsa da; Galaxy S4 gibi 2 farklı işlemci ve farklı özellikler ile piyasaya giriş yapması oldukça tepki toplamıştı. Galaxy Gear akıllı saatide beklene ilgiyi görmeyince Wall Street Jornal’ın analizine göre Samsung, Güney Kore borsasında %4,6 hisse senedi kaybı ile 2014’e girdi. 2 Ocak itibariyle Samsung’un değeri geçtiğimiz yıla oranla %9,9 düşüş göstermişti. Bu habere ilişkin detayları okumak için buraya bakabilirsiniz.
Samasung’un Başkanı Lee Kun-Hee, Yönetim Kurulu ve Yatırımcılar Samsung Galaxy S5’e büyük bir umut bağlamış durumda. Tüketiciler ise Samsung’un artık plastiği, deri görünümlü plastiği bırakmasını ve tek bir işlemci kullanmasını bekliyor. Bu beklentilerin ne kadarını Samsung karşılayacak bunu Mart ayında hep birlikte göreceğiz.
Güne Kore’de yayın yapan Korea Herald isimli internet sitesi yeni nesil Galaxy S5 ile ilgili çok önemli bir ayrıntıya açıklık getirdi. Galaxy S5’in teknik özellikleri ile çok şey yazılıp söylendi ama Samsung’tan en çok beklenen yenilik Galaxy S5’in “iris taraması” yaparak ekranının açılabilmesiydi. Bunun yapılması içinse telefonun ön kamerası kullanılacağı tahmin ediliyordu (bu konuda 27 Ekimde yazdığım yazıya buradan ulaşabilirsiniz) ama bir kameranın bunu yapabilmesi için yeterli teknik donanıma sahip olunabilmesine ise henüz yıllar var. Dolayısı ile Samsung böyle bir teknolojiyi kullanmak istiyorsa telefonun önüne bu taramayı yapabilecek bir sensör koymak zorunda kalacaktı ve bu da telefonun çok fazla kalınlaşmasına sebep olacaktı. Bu tarz tasarım zorluklarından dolayı Samsung bu fikirden vazgeçip iPhone 5S ve HTC One Max’teki gibi parmak izi okuma teknolojisine sahip bir telefon çıkartmayı planlıyor. Göz yoluyla telefon ekranının açılması teknolojik anlamda büyük bir yenilik olsa da son kullanıcı açısından bu durumu bir canladırsanıza. Sokakta gözünü telefona tanıtmaya çalışan kişiler, gece bu yolu kullanmak isteyen kişilerin ışıklı bir yer bulma çabaları gibi bir çok enstante yaratılabilir. Bu teknoloji kapıların açılması için kullanılabilir ama sürekli baktığımız bir cihazda kullanımı son kullanıcıyı oldukça sıkacaktır.
İşte bu sebepten ötürü Samsung bu teknolojiden vazgeçmiş görünüyor. Parmak izi sensörü konusunda Apple son sözü söylemiş görünüyor. Bu durumda Samsung’un yapacağı tek bir şey kalıyor o da ekranın herhangi bir noktasından biyometrik parmak okuyucu sistemini Galaxy S5’e entegre etmek. Böylece ekranın herhangi bir yerine parmağımızı okuttuğumuz da telefon bu eşleşmeyi yaparak ekranın açılmasını sağlayabilir. Samsung’u bu anlamda kurtarabilecek tek yenilik bu olabilir. Yoksa HTC One Max’te ki gibi alakasız bir yere parmak izi sensörü koymak en basit tabirle tasarım cahilliğidir. Bakalım Galaxy S5’te bize ne gibi sürprizler sunulacak? Peki sizin Galaxy S5’ten beklentileriniz neler?